SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L İMAN

<< 50 >>

باب: ما جاء أن الأعمال بالنية الحسنة، ولكل امرىء ما نوى. -فدخل فيه الإيمان، والوضوء، والصلاة، والزكاة، والحج، والصوم والأحكام.

41. Ameller Niyetlere Ve Sevap Elde Etme İsteğine Göredir, Herkes İçin Niyet Ettiği Vardır Buna; iman, abdest, namaz, zekat, hac, oruç ve (diğer) hükümler de girer.

 

وقال الله تعالى: {كل يعمل على شاكلته} /الإسراء: 84/: على نيته: (نفقة الرجل على أهله يحتسبها صدقة). وقال: (ولكن جهاد ونية).

Allah Teala şöyle buyurmuştur: "De ki: Herkes kendi mizaç ve meşrebine göre iş yapar [İsrâ, 84] Yani kendi niyetine göre amel eder. Kişinin Allah rızasını umarak ailesine yaptığı harcama sadakadır. Nebi s.a.v.: fetihten sonra hicret yoktur) Ancak cihad ve niyet vardır" buyurmuştur.

 

حدثنا عبد الله بن مسلمة قال: أخبرنا مالك، عن يحيى بن سعيد، عن محمد بن إبراهيم، عن علقمة بن وقاص، عن عمر:

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال: (الأعمال بالنية، ولكل امرىء ما نوى، فمن كانت هجرته إلى الله ورسوله فهجرته إلى الله ورسوله، ومن كانت هجرته لدنيا يصيبها أو امرأة يتزوجها، فهجرته إلى ما هاجر إليه).

 

[-54-] Ömer den rivayet edildiğine göre Allah Resulü sallallahu aleyhi ve selem şöyle buyurmuştur: "Ameller niyetlere göredir. Herkes için niyet ettiği(nin karşılığı) vardır. Kimin hicreti Allah'a ve Resulüne ise onun hicreti Allah'a ve Resûlünedir. Kimin de hicreti elde etmek istediği dünya  ve nikahlamak istediği bir kadına ise onun hicreti de hicret ettiği şeyedir.

 

Tekrar: 1, 2529, 3898, 5070, 6689, 6953

 

AÇIKLAMA:     Konu başlığı, şer'î amellerin niyete ve sevap elde etmek için yapılmaya göre değerlendirileceğini göstermektedir.

 

Niyetin Fonksiyonu

 

Niyetin imana dahil olması daha önce de açıkladığımız gibi Buhârî'nin "iman ameldir" anlayışına dayanmaktadır. Tasdik anlamındaki iman İse; Allah'­tan korkmak, O'nu yüceltmek, O'nu sevmek ve O'na yaklaşmakta olduğu gibi niyeti gerektirmez. Çünkü bunlar yalnızca Allah için yapılan şeyler olduğundan başkalarından ayırmak İçin niyeti gerektirmezler. Zira niyet, Allah için yapılan işi, gösteriş ile başkaları için yapılan İşten ayırmak, amellerin farz ve mendup gibi mertebelerini birbirinden ayırmak ve oruç ile perhizde olduğu gibi ibadet ile âdeti birbirinden ayırmak içindir.

 

 İbadetlerde Niyet

 

Buhari başlıkta abdesti de zikretmekle, Evzâî ve Ebû Hanife gibi abdestte niyeti şart koşmayanlardan farklı düşündüğüne işaret etmektedir. Bunların delili şudur; "Abdest kendi başına bir ibadet olmayıp, namaz gibi bir ibadetin vesilesi­dir." Oysa bu görüşte olanlar teyemmüm konusunda çelişkiye düşmektedirler. Çünkü teyemmüm de bir vesile olduğu halde Hanefi'ler onda niyeti şart koş­muştur. Çoğunluk abdestte niyetin şart olduğuna dair; buna sevap vaad eden sahih deliller getirmişlerdir. Vaad edilen sevabı elde edebilmek için abdesti baş­ka şeylerden ayıran kasıt şarttır.

 

Namazda niyetin sari olduğu konusunda görüş ayrılığı yoktur.

 

Zekatta yalnızca devlet başkanının zekatı toplaması durumunda niyet bu­lunmasa bile zekat borcu düşer. Çünkü devlet başkanı kişinin yerini alır.

 

Hacda ise, îbn Abbas'ın Şübrüme ile ilgili olarak aktardığı olay sebebiyle başkası yerine hac yapan kişinin haccı farz hac yerine geçer.

 

Oruca gelince, Buhari burada oruçta niyetin şart olmadığını, onun zaten di­ğer şeylerden ayrıldığını söyleyen Züfer gibi âlimlerden farklı düşündüğüne işaret etmiştir.

 

Buhârî, daha önce geçen "İslâm beş şey üzerine bina edilmiştir" hadisini esas alarak haccı oruçtan önce zikretmiştir.

 

Hükümlerde Niyet

 

"Hükümler": Yani muhakemeye İhtiyaç duyulan muameleler de böyledir. Bu; alım satım, evlilik, ikrarlar vb. diğer konuları kapsar. Niyetin şart koşulma-ması ancak özel bir delilin bulunması durumunda söz konusudur.

 

İbnü'l-Müneyyir niyetin şart koşulduğu ve koşulmadığı konuları tespit ede­bilmek için bir ilke belirlemekten bahsederek şöyle demiştir: Dünyevî bir faydası bulunmayan, kendisinden sevap beklenen her işte niyet şarttır. Derhal gerçekle­şen bir yararı bulunan, din gelmeden önce insan tabiatının kabul ettiği işlerde niyet şart koşulmaz. Ancak kişi fiili ile sevabı gerektiren başka bir şey kasdederse o başka. Bu mesele ile ilgili bazı konularda âlimlerin ihtilaf etmesinin sebebi ihtilaf konusu meselenin hangi bölüme girdiği ile ilgilidir.

 

Korku ve ümit gibi tamamen soyut şeylerde niyet şart koşulmaz. Çünkü bunlar zaten niyetsiz olarak meydana gelmezler. Bunlarda niyetin olmadığını düşünürsek, söz konusu soyut gerçeklikler imkansızlaşır. Dolayısıyla bunlarda niyet aklî bir şarttır. Teselsüle düşmemek bakımından niyet etmek için niyet et­mek şart koşulmaz.

 

Sözlerde şu üç durumda niyete ihtiyaç duyulur:

 

1. Gösterişten kaçmak İçin Allah'a yaklaşma,

2. Farklı anlamlara gelebilecek sözcüklerden kasdedilmeyen anlamlar çıkarılmaması için ayırım yapmak,

3. Bir şeyin istemeksizin ağızdan çıkmasından ayırmak için tasarrufu gerçekleştirme kastı.

 

"De ki: Herkes kendi mizaç ve meşrebine göre iş yapar": Buradaki mizaç ve meşrebin niyet olarak tefsir edilmesi Hasan-ı Basrî, Muâviye b. Kurre el-Müzenî ve Katâde'den nakledilmiştir. Abd b. Humeyd ve Taberî bunu onlardan naklet-miştir. Mücâhid'den ise buradaki mizaç ve meşrebin yol veya yön olduğu nakle­dilmiştir ki bu çoğunluğun görüşüdür. Diğer bir görüşe göre bununla kasdedilen dindir. Bunların hepsinin anlamı birbirine yakındır. "(Fetihten sonra hicret yoktur) Ancak cihad ve niyet vardır": Bu hadis İbn Abbas'tan rivayet edilmiştir.

 

Bu hadis kitab’ın ilk hadisi 1 nolu olarak geçti, eğer okumadıysanız onu ve izahını okuyun.